Ölümünden iki yıl önce Atatürk'ün canına kıymak
için kurulan bir düzen ortaya çıkarılmıştı. Hem bu düzeni kurmakla suçlanan kimse Ulusal Mücadele’den
beri Ata'nın yolunda çalışmış; sevgi ve güvenini kazanmış, birçok iyiliklerini de görmüş
biriydi. Haber, yurtta şaşkınlık ve tiksinme yaratmıştı. Herkes bunu konuşuyor, "Nasıl
olur, Nasıl olur!" diyor, bir türlü herhangi bir nedene bağlayamıyordu. Sanık yakalandı. Adalete
teslim edildi. Atatürk, bu konuda ne düşündüğünü açıklamak için ağzını açmadı. Adalet son
sözünü söyleyinceye dek sustu. Atatürk'ün bu suskunluğu, çeşitli yorumlara uğramıştı. Kimi "Bu
üzücü olayı anmak istemiyor." dedi. Kimi de "Bunun doğru olduğuna inanmıyor." diye düşündü. Sanığa
yüklenen suç, yargıda kanıtlanamadığı için adam aklandı. İşte yargıç, kararını
bu yolda verdikten sonradır ki Atatürk bu konuda ağzını ilk ve son kez olarak açtı ve yalnız
şunu söyledi :
"Suça yeltenilmiştir ancak yargıç buna inanacak ölçüde kanıt bulmuş değildir.
(Mehmet
Ali Ağakay)
|