Zatürre'den kurtulur kurtulmaz Atatürk, İsmet İnönü
ile birlikte 27 Şubat 1938'de Ankara'ya geldi. Celal Bayar Anlatıyor:
"Balkan Antantının Ankara
toplantısı günleri idi. Yugoslav Başbakanı Dr. Stoyadiniçle görüşüyordum. Şükrü Kaya yaklaştı
:
"Sağlık Bakanlığı müsteşarı Dr. Asım derhal görüşmek istiyor."dedi.
Mevzuun, Atatürk'ün sağlığı ile ilgili olduğunu hemen anladım. Çünkü meslek ve şahsiyetine
güvendiğim Dr. Asım Arar hükümet namına, Ata'nın müdavi tabipleriyle daima temasta idi. Bana endişelerini
açıkladı:
"Burnundan kan geldiğini söylediler. Bu hastalığın yeni merhalesidir. Dışardan
mütehassıs getirilmesi tavsiyemi tekraren arzediyorum." dedi.
Atatürk'ün gerek görmediği tavsiyeyi bu sefer
ısrarla rica ve kabul ettirmek kararıyla Çankaya'ya gittim. Beni beklemiyordu. Arzumu sükunetle dinledikten sonra:
"Ortada Hatay meselesi var. Hastalığımın dışarıda duyulmasını istemem.
Neşet Ömer'le konuş. Burada zaten tıp kongresi var. Bizim doktorlar konsültasyon yapsınlar." cevabını
verdi.
Doktorlar geldiler. Muayeneden sonra alkol ve sigara almaması, mutlak dinlenmesi gibi şart, fakat
bir anda hepsinin birden yerine getirilmesi güç tavsiyelerini tekrar ettiler.
Atatürk hekimlerin ortak kararını
dinledikten sonra : "Zannederim haklıdırlar" dedi.
Ben sağlığının ülke için asıl
şart olduğunu ve bu temel mevzuun yanında Hatay üzerinde menfi tesir yapma dahil, hiçbir ihtimalin düşünülmeyeceğini
ısrarla tekrarladım. Derin teessürümü mümkün olduğunca saklama gayretime rağmen, benliğime hakim
acının elbette ki farkında idi. Yavaş bir ses tonu ile:
"ÇOCUK..NE YAPACAKSAN YAP, BEN HASTAYIM"
dedi.
Her şeyini, memleketi için hizmet saydığı emeklerine cömertçe feda etmiş Atatürk, ilk
defa hastayım diyordu.
|