bilin.gif

YAPAMAZDIM
ERMENI OLAYLARI
ATATURK'TEN ANILAR
BILIYORMUSUNUZ?
ISTIKLAL MAHKEMELERI
ATATURK

Atatürk'ün Ankara’ya ayak basışının yıldönümü, halkevinde ilk kez kutlanıyordu. Ankaralıların gönülden kopan değerbilirliğiyle gündüzden beri coşku içinde olan Atatürk, efelerin oyunundan sonra yanına gelmelerini istedi. Efeleri yakınına konmuş iki sandalyeye oturmaya buyur etti. Atatürk efelerle konuşmaya başladı : “Şimdi size soframdakileri tanıtayım. Bu büyük bir bilimcidir, tarih yazar ve okutur. Bu büyük bir yazmandır, olanı ve olacağı dile getirir.”

         Sofradakilerin hepsi için mahsus iltifat ve abartı dolu nitelikler buluyor; keskin, kesin, özlü övgüler sıralıyordu. Sıra seymenlere geldi. Bu kez de seymenleri masadakilere tanıttı : “Bunlar da bu dünyanın en yiğit ulusunun en yiğit kişilerinden. Bana gelince, bundan daha iyi tarihimizi bilmesem, bundan daha iyi dertlerimizi dile getiremeseydim, bundan daha iyi süer (asker), bundan daha iyi konuşmacı ve sizden biraz daha yiğit olmasam başınız olmazdım!

         Biran gülümseyerek seymenin birine seslendi :

- Bırak şunu bunu. Ne Mustafa Kemal, ne Cumhurbaşkanı. İkimizde Türk, ikimizde efeyiz. Sen beni bilmiyorsun , ben seni. Dağda karşılaştık; benden korkar mısın, korkmaz mısın?

- Sayende düşmandan korkmadık ki senden korkalım.

         Yanıt Atatürk'ün hoşuna gitmemişti : “Düşmandan tabii korkmayacaksın. Düşman bir başka, Türk değil ki korkasın gel bakalım, tam efe misin?”

         Efe’nin başını dizine doğru çekti. “Gel bana desteklik et bakalım.” dedi. Onun boynuna namlusunu dayadı; duvarın bir yerine nişan almaya başladı. Kurşun, boynunun tüylerini yalayarak geçen seymende hiçbir kımıldama yoktu. Oradakiler seymenin korkudan bayıldığını sanıyordu, kurşunlar bitmişti. Seymen doğruldu, yüzünde bir pembelik de sarılık da yoktu. Hiç titremeyen, belki biran gürleyen ve gülen bir sesle “Kurşunlar bitti mi, Paşam?” diye sordu. Bu yüzdeki huzuru bir anlık bakışla sezen Atatürk seymenin ‘Ata kurşunu insana zarar vermez.’ inancıyla öyle dimdik ve sakin kalabildiğini anlamıştı. Birden tabancayı yere attı. Gözlerinden iri yaşlar damlıyordu. Atatürk şunları söyledi :

         “Ben her şey değilim, ben hiç olurdum bu ulus bana böyle inanmasaydı. Bu ulus kılı kıpırdamadan benim uğruma canını vermeye hazır olmasaydı, ben hiçbir şey yapamazdım.”

  

(Behçet Kemal Çağlar, Atatürk Denizden Damlalar)

 

Paylas